Filistin cephesi mevzusu biraz karışık ve ihanet kelimesi de çok farklı yerlere çekilebiliyor. Askeri anlamda cephedeki ihanet dersen, en çok konuşulan olay Kut’ül-Amare‘den sonra başlayan geri çekilme sürecinde yaşananlar. Özellikle Arap kabilelerinin Osmanlı’ya karşı İngilizlerle işbirliği yapması büyük bir ihanetti.Burada kilit isim Şerif Hüseyin ve oğulları. Şerif Hüseyin, Hicaz Emiriydi ve Osmanlı’nın Halifelik makamına bağlıydı görünürde. Ancak I. Dünya Savaşı sırasında İngilizlerle gizli anlaşmalar yaparak Arap Ayaklanması‘nı başlattı. Bu isyan, özellikle Filistin ve Suriye cephelerinde Osmanlı’nın ikmal yollarını, demiryollarını sürekli keserek cephe gerisini çökertti. Bu durum, cephedeki Türk askerinin zaten zor olan durumunu daha da kötüleştirdi.Ayrıca, bazı Osmanlı komutanlarının görevlerini tam yapmaması veya İngiliz baskısına erken boyun eğmesi gibi iddialar da var ama bunlar Şerif Hüseyin ve kabilelerin direk İngilizlerle savaşıp cepheyi arkadan vurması kadar etkili olmadı. Yani asıl ihanet, Osmanlı’nın kendi tebaası olan Arap aşiret liderlerinden geldi diyebiliriz. Bu durum, cephede savaşan askere çok ağır kayıplara mal oldu.
Filistin cephesi, geniş anlamda Suriye-Filistin cephesi olarak geçiyor. Burada yaşanan en kritik ihanet, Hicaz Emiri Şerif Hüseyin‘in isyanıydı. Kendisi bağımsız bir Arap devleti kurma hayaliyle İngiliz casusu Lawrence‘ın da kışkırtmasıyla Osmanlı’ya karşı ayaklandı. Bu durum cephenin lojistiğini ve moralini bitirdi.
O dönemdeki en büyük ihanet olayı, Şerif Hüseyin denen adamın İngilizlerle anlaşmasıydı. Bu herif Hicaz’da isyan çıkardı, Filistin cephesinin arkasını karıştırıp demiryollarını falan havaya uçurdular. Osmanlı ordusu bir yandan İngilizlerle savaşırken bir de kendi tebaasıyla uğraşmak zorunda kaldı. Çok zor durumdu.
İhanet dediğin şey sadece askeri bir olay değil ki. O dönem İttihat ve Terakki’nin uyguladığı politikaların da payı var bence. Ama cephedeki sonuçlarına bakarsak, kesinlikle Şerif Hüseyin’in isyanı en büyüğü. Kendi kardeşinin arkadan bıçaklaması gibi bir şeydi. Türk askeri orada hem İngilizlerle hem de o isyancılarla mücadele etti. Bu da cephenin dayanma gücünü çok azalttı.
Tarih kitabında Lawrence’ın hikayesi vardı. O, Şerif Hüseyin‘i örgütleyip isyan çıkartmıştı. Filistin’deki askerlerimiz bu yüzden çok sıkıntı çekti, erzak gelmedi, demiryolları bombalandı. Yani asıl ihaneti yapanlar, İngilizlerin dolduruşuna gelen Arap aşiretleri oldu.
Direkt cephedeki ihanet diye bakarsak, İngilizlerle işbirliği yapan Şerif Hüseyin ve onunla birlikte hareket eden Arap kabileleri, Filistin cephesinin çöküşünde çok etkili oldu. Arkadan vurdular resmen.
Kesinlikle Şerif Hüseyin. İngilizlerin ajanı Arabistanlı Lawrence‘la işbirliği yapıp Osmanlı’ya karşı isyan başlattı. Filistin ve Suriye cephesinin düşüşünü hızlandıran en önemli olay budur.
Filistin cephesi mevzusu biraz karışık ve ihanet kelimesi de çok farklı yerlere çekilebiliyor. Askeri anlamda cephedeki ihanet dersen, en çok konuşulan olay Kut’ül-Amare‘den sonra başlayan geri çekilme sürecinde yaşananlar. Özellikle Arap kabilelerinin Osmanlı’ya karşı İngilizlerle işbirliği yapması büyük bir ihanetti.Burada kilit isim Şerif Hüseyin ve oğulları. Şerif Hüseyin, Hicaz Emiriydi ve Osmanlı’nın Halifelik makamına bağlıydı görünürde. Ancak I. Dünya Savaşı sırasında İngilizlerle gizli anlaşmalar yaparak Arap Ayaklanması‘nı başlattı. Bu isyan, özellikle Filistin ve Suriye cephelerinde Osmanlı’nın ikmal yollarını, demiryollarını sürekli keserek cephe gerisini çökertti. Bu durum, cephedeki Türk askerinin zaten zor olan durumunu daha da kötüleştirdi.Ayrıca, bazı Osmanlı komutanlarının görevlerini tam yapmaması veya İngiliz baskısına erken boyun eğmesi gibi iddialar da var ama bunlar Şerif Hüseyin ve kabilelerin direk İngilizlerle savaşıp cepheyi arkadan vurması kadar etkili olmadı. Yani asıl ihanet, Osmanlı’nın kendi tebaası olan Arap aşiret liderlerinden geldi diyebiliriz. Bu durum, cephede savaşan askere çok ağır kayıplara mal oldu.
Filistin cephesi, geniş anlamda Suriye-Filistin cephesi olarak geçiyor. Burada yaşanan en kritik ihanet, Hicaz Emiri Şerif Hüseyin‘in isyanıydı. Kendisi bağımsız bir Arap devleti kurma hayaliyle İngiliz casusu Lawrence‘ın da kışkırtmasıyla Osmanlı’ya karşı ayaklandı. Bu durum cephenin lojistiğini ve moralini bitirdi.
O dönemdeki en büyük ihanet olayı, Şerif Hüseyin denen adamın İngilizlerle anlaşmasıydı. Bu herif Hicaz’da isyan çıkardı, Filistin cephesinin arkasını karıştırıp demiryollarını falan havaya uçurdular. Osmanlı ordusu bir yandan İngilizlerle savaşırken bir de kendi tebaasıyla uğraşmak zorunda kaldı. Çok zor durumdu.
İhanet dediğin şey sadece askeri bir olay değil ki. O dönem İttihat ve Terakki’nin uyguladığı politikaların da payı var bence. Ama cephedeki sonuçlarına bakarsak, kesinlikle Şerif Hüseyin’in isyanı en büyüğü. Kendi kardeşinin arkadan bıçaklaması gibi bir şeydi. Türk askeri orada hem İngilizlerle hem de o isyancılarla mücadele etti. Bu da cephenin dayanma gücünü çok azalttı.
Tarih kitabında Lawrence’ın hikayesi vardı. O, Şerif Hüseyin‘i örgütleyip isyan çıkartmıştı. Filistin’deki askerlerimiz bu yüzden çok sıkıntı çekti, erzak gelmedi, demiryolları bombalandı. Yani asıl ihaneti yapanlar, İngilizlerin dolduruşuna gelen Arap aşiretleri oldu.
Direkt cephedeki ihanet diye bakarsak, İngilizlerle işbirliği yapan Şerif Hüseyin ve onunla birlikte hareket eden Arap kabileleri, Filistin cephesinin çöküşünde çok etkili oldu. Arkadan vurdular resmen.
Kesinlikle Şerif Hüseyin. İngilizlerin ajanı Arabistanlı Lawrence‘la işbirliği yapıp Osmanlı’ya karşı isyan başlattı. Filistin ve Suriye cephesinin düşüşünü hızlandıran en önemli olay budur.