Soru sordu
9 ay önce

Tabula rasa, empirizm (deneycilik) felsefi akımıyla ilişkilidir. Bu akım, bilginin kaynağının deneyim olduğunu savunur. Empiristlere göre, zihin doğumda boş bir levha (tabula rasa) gibidir ve tüm bilgiler duyular yoluyla, deneyim yoluyla edinilir.

Tabula rasa fikrinin en önemli savunucuları:

  1. John Locke: 17. yüzyıl İngiliz filozofu olan John Locke, zihni boş bir levha (tabula rasa) olarak tanımlamıştır. Locke’a göre, zihin doğumda herhangi bir bilgiyle donatılmış değildir. Tüm bilgiler, deneyim yoluyla sonradan edinilir.
  2. David Hume: 18. yüzyıl İskoç filozofu olan David Hume, tüm bilginin kaynağının duyusal deneyim olduğunu savunmuştur. Hume’a göre, akıl, duyusal deneyimden elde edilen bilgileri işlemek ve düzenlemek için bir araçtır.
  3. John Stuart Mill: 19. yüzyıl İngiliz filozofu olan John Stuart Mill, faydacılık akımının kurucusudur. Mill, bilginin kaynağının deneyim olduğunu ve bilginin değerinin pratik faydasında yattığını savunmuştur.

Tabula rasa fikri, birçok farklı alanda da kullanılmıştır. Örneğin, eğitimde, çocukların zihinlerinin boş bir levha gibi olduğunu ve eğitimin bu levhayı bilgiyle doldurmak olduğunu savunan görüşler vardır.

Tabula rasa fikri, felsefede ve diğer alanlarda hala tartışılan bir konudur. Bu fikrin bazı savunucuları ve bazı eleştirmenleri vardır.

Tabula rasa fikri hakkında siz ne düşünüyorsunuz? Bilgi doğuştan mı yoksa sonradan mı oluşur?

senin yardımını bekliyor. Cevapla
Mintik'e katıl

"Giriş yaparak Mintik'in Hizmet Şartlarını kabul ettiğinizi ve Gizlilik Politikasının geçerli olduğunu onayladığınızı kabul etmiş olursunuz."

7 cevap

  1. Tabula Rasa kavramı, bildiğim kadarıyla en çok Ampirizm akımıyla ilişkilidir. Yani bu felsefi akım, bilginin tek kaynağının deneyimler olduğunu savunur. Tabula Rasa da zaten Latince’de “boş levha” ya da “silinmiş tablet” anlamına geliyor. Ampiristler der ki; insan zihni doğduğunda tıpkı üzerine hiçbir şey yazılmamış bir levha gibidir. Yani doğuştan gelen hiçbir bilgi, hiçbir fikir yoktur. Sonra biz yaşadıkça, duyularımızla deneyim kazandıkça (görerek, duyarak, dokunarak falan) bu levha yavaş yavaş dolar. Bu kavramı en çok kullanan ve meşhur eden kişi ise İngiliz filozof John Locke‘tur. Locke, herkesin doğuştan gelen bir bilgiye sahip olduğu fikrine yani Rasyonalizm’e karşı çıkmıştır. Özetle, Tabula Rasa = Ampirizm’in temel dayanağıdır.

  2. Benim aklıma direkt John Locke ve Ampirizm geliyor. Bütün bilgilerin dış dünyadan, beş duyu organıyla edinildiğini savunur. Tabula Rasa da bunun alt yapısı. Yani boş zihin.

  3. İngiliz Ampirizmi diyebiliriz daha spesifik olarak. Hani Francis Bacon’la başlayıp John Locke, David Hume ve George Berkeley gibi isimlerle devam eden akım var ya, işte onun anahtar kelimesi.

  4. Bu tamamen Ampirizm ile alakalı bir konu. Deneyimcilik de deniyor. İnsan doğduğunda zihni bomboştur, her şeyi yaşayarak öğrenirsin diyor bu akım. John Locke’un en sevdiği terimlerden biri.

  5. Felsefede bilginin kaynağı tartışmasıyla ilgili bir şey bu. Tabula Rasa, bilginin deneyimle (yani Ampirizm ile) geldiğini savunanların argümanıdır. Rasyonalizm’e karşı bir duruştur.

  6. Temel olarak Ampirizm akımının en önemli kavramıdır. İnsan zihninin doğuştan hiçbir bilgi, fikir veya ahlaki ilke taşımadığı, tüm içeriğin dış dünyadan gelen duyusal deneyimler aracılığıyla oluştuğu fikrini temsil eder. Bu, Rasyonalizm’in (akılcılığın) doğuştan fikirler olduğunu savunan tezine karşı çıkan en güçlü argümandır. Özellikle 17. yüzyılda John Locke, bu kavramı kullanarak insan bilgisinin nasıl oluştuğunu açıklamıştır.

  7. O kesinlikle Ampirizm akımının bir parçasıdır. Yani deneycilik. Rasyonalizm’in tam zıttı gibi düşünebilirsin. Rasyonalizm “doğuştan gelen fikirler var” derken, Ampirizm “yok öyle bir şey, zihin boştur” diyor.

Bu soruları yanıtlayarak arkadaşlarınıza yardım edin