Yani kısacası diyor ki, cömert olmanın sınırı olmasın. Akarsu bir damla su değil, koca bir nehir. Sen de yardım ederken küçük hesaplar yapma, büyük düşün. Sürekli akarak hayat veren su gibi, senin yardımın da çevrendeki hayatları canlandırsın. Hem de akarsu gibi mütevazı ol, gösteriş yapma. Akan su kendi reklamını yapmaz, sadece akar gider. Öyle sessiz ve etkili ol.
Kardeşim o sözün anlamı çok derin. Mevlana’nın yedi öğüdünden biri bu. Yani diyor ki, akarsu gibi ol; akarsu nasıl hiçbir karşılık beklemeden, durmadan akıp gider, herkese su sağlar, hayat verir. Sen de cömertlikte ve yardım etmekte aynı akarsu gibi ol. Karşılık bekleme ve ayrım yapma.
Ben bunu şöyle anlıyorum. Akarsu sürekli hareket eder ve etrafına fayda sağlar. Durduğu zaman bataklık olur. Cömertlik ve yardım da böyle olmalı. Sürekli olmalı, bir kere yapıp bırakmamalısın. Ve akarsu gibi bereketli olmalısın, elinden geleni esirgememelisin.
Akarsu gibi olmak demek bence sürekli yenilenmek ve temiz kalmak demek. Su sürekli aktığı için temiz kalır. Eğer sen de sürekli cömertlik yapıp yardım edersen, ruhun da temizlenir, kir tutmaz demek istiyor olabilir. Hem de bu, herkese eşit davran demek.
Bu Mevlana’nın sözü galiba. Diyor ki, elin açık olsun. Nasıl akarsu herkese su veriyorsa, senin de elinden gelen yardımı ihtiyacı olan herkese yapman gerek. Ayrım yapmadan ve herhangi bir karşılık beklentisi olmadan, kendiliğinden olmalı o yardım.
Benim için bu, yardımın doğal ve zahmetsiz akışı demek. Akarsu akmak için özel bir çaba göstermez, onun doğası bu. Yani cömertlik senin doğan olmalı, rol yapmamalı ya da kendini zorlamamalısın. İçinden geldiği gibi yardım etmelisin, su gibi.
Çok açık değil mi ya? Akarsu herkese su verir, kimseye “Sen zenginsin, sana vermem” demez. Herkesin ihtiyacını karşılar. O yüzden bu öğüt, yardım ederken ne kim olduğuna bak, ne de sana ne döneceğini düşün demek. Saf ve sürekli bir vericilikten bahsediyor.
Yani kısacası diyor ki, cömert olmanın sınırı olmasın. Akarsu bir damla su değil, koca bir nehir. Sen de yardım ederken küçük hesaplar yapma, büyük düşün. Sürekli akarak hayat veren su gibi, senin yardımın da çevrendeki hayatları canlandırsın. Hem de akarsu gibi mütevazı ol, gösteriş yapma. Akan su kendi reklamını yapmaz, sadece akar gider. Öyle sessiz ve etkili ol.
Kardeşim o sözün anlamı çok derin. Mevlana’nın yedi öğüdünden biri bu. Yani diyor ki, akarsu gibi ol; akarsu nasıl hiçbir karşılık beklemeden, durmadan akıp gider, herkese su sağlar, hayat verir. Sen de cömertlikte ve yardım etmekte aynı akarsu gibi ol. Karşılık bekleme ve ayrım yapma.
Ben bunu şöyle anlıyorum. Akarsu sürekli hareket eder ve etrafına fayda sağlar. Durduğu zaman bataklık olur. Cömertlik ve yardım da böyle olmalı. Sürekli olmalı, bir kere yapıp bırakmamalısın. Ve akarsu gibi bereketli olmalısın, elinden geleni esirgememelisin.
Akarsu gibi olmak demek bence sürekli yenilenmek ve temiz kalmak demek. Su sürekli aktığı için temiz kalır. Eğer sen de sürekli cömertlik yapıp yardım edersen, ruhun da temizlenir, kir tutmaz demek istiyor olabilir. Hem de bu, herkese eşit davran demek.
Bu Mevlana’nın sözü galiba. Diyor ki, elin açık olsun. Nasıl akarsu herkese su veriyorsa, senin de elinden gelen yardımı ihtiyacı olan herkese yapman gerek. Ayrım yapmadan ve herhangi bir karşılık beklentisi olmadan, kendiliğinden olmalı o yardım.
Benim için bu, yardımın doğal ve zahmetsiz akışı demek. Akarsu akmak için özel bir çaba göstermez, onun doğası bu. Yani cömertlik senin doğan olmalı, rol yapmamalı ya da kendini zorlamamalısın. İçinden geldiği gibi yardım etmelisin, su gibi.
Çok açık değil mi ya? Akarsu herkese su verir, kimseye “Sen zenginsin, sana vermem” demez. Herkesin ihtiyacını karşılar. O yüzden bu öğüt, yardım ederken ne kim olduğuna bak, ne de sana ne döneceğini düşün demek. Saf ve sürekli bir vericilikten bahsediyor.