abi bak şimdi bu konu coğrafyada falan çok çıkıyor zaten de, mantığı basit aslında. iklim, insanların nerede yaşayıp yaşayamayacağını veya daha rahat yaşayacağını belirleyen en büyük etken. bir kere aşırı sıcak ya da aşırı soğuk yerlerde kimse yaşamak istemez. yani çöllerde, kutuplarda, yüksek dağların buzlu tepelerinde nüfus ya sıfırdır ya da çok azdır. bu zaten direkt etki.
örneğin, sibirya’nın kuzeyini düşün, hava eksi bilmem kaç derece, tarım yapamıyorsun, ulaşım zor. orada nüfus çok seyrek. ya da sahara çölü, su yok, kavurucu sıcak, yine nüfus az. buna karşılık, ılıman iklim kuşağındaki yerlere bak, özellikle orta kuşak dediğimiz yerler. avrupa’nın çoğu, amerika’nın belli kısımları, çin’in ve hindistan’ın verimli bölgeleri hep ılıman iklimde. buralarda su var, toprak verimli, kışlar çok sert değil, yazlar yakıcı değil. sonuç: nüfus patlaması var.
iklimin değişmesi de bambaşka bir durum. bu küresel ısınma dedikleri şey yüzünden. mesela kıyı şehirleri var ya, deniz seviyesi yükseldiği için ileride buralardan göç etmek zorunda kalacak insanlar olacak. bu da nüfusu etkileyecek tabii. bir yerden diğerine yığılma olacak. ayrıca kuraklık artınca tarım alanları azalıyor, insanlar aç kalma riskiyle karşı karşıya kalıyor, bu da mecburen göç ettiriyor onları. afrika’da falan bu çok büyük sorun zaten. iklim mültecisi diye bi kavram bile çıktı.
İyi iklim (ılıman, sulak) nüfusu artırır/yoğunlaştırır. kötü iklim (aşırı sıcak, aşırı soğuk, kurak, sel riski) nüfusu azaltır/seyrekleştirir ya da göçe zorlar. bu da yerleşmenin dağılışını ve yoğunluğunu doğrudan etkiliyor. en basit örnek: türkiye’de de karadeniz kıyıları ya da ege kıyıları iç anadolu’nun yüksek ve kurak yerlerine göre çok daha kalabalık. iklim işte…
iklim tarımı ve sanayiyi etkiliyor. tarım ve sanayi de iş imkanlarını etkiliyor. iş imkanı varsa oraya göç olur, nüfus artar. mesela karadeniz’de hep yağmur var, tarım iyi, o yüzden kıyıları kalabalık. iç anadolu’nun kurak yerlerinde tarım zor, nüfus daha seyrek. zincirleme reaksiyon gibi düşünmek lazım.
hocam iklimin etkisi sadece direkt değil, dolaylı etkileri de var. mesela iklim tarımı etkiliyor ya. tarım da gıda güvenliğini. gıda güvenliği olmazsa o bölgede açlık, hastalık artar. bu da ölüm oranını yükseltir. dolayısıyla nüfus artış hızı yavaşlar veya nüfus azalır. yani sadece göçle değil, doğum ve ölüm oranlarıyla da oynuyor iklim. küresel ısınma yüzünden de bu etkiler artıyor.
kanka bence en net örnek sel ve fırtınaların olduğu yerler. son zamanlarda hep görüyoruz, sürekli felaket olan yerden millet taşınıyor. ya da tam tersi, eskiden sulak olan yer kuraklaşınca millet mecburen göç ediyor. bu göçler nüfusun hem sayısını hem de yerini değiştiriyor. yani nüfus hareketlerini çok fena tetikliyor iklim.
benim aklıma direkt mısır ve nil nehri geliyor. çevresi çöl, kupkuru ama nil’in etrafı çok kalabalık. çünkü nil nehri o çöle hayat veriyor, dolayısıyla iklimin olumsuz etkisini (kuraklığı) suyla bertaraf ediyorlar. ama gene de genel kural, iklimin elverişli olduğu yerler her zaman daha yoğun nüfuslu oluyor. çok sıcak ya da çok soğuk yerler hep seyrek. bu temel kural.
kutuplar niye bomboş? hava çok soğuk. çöller niye bomboş? su yok. kimse yaşamak istemez öyle yerde. insanlar hep hayatın kolay olduğu, ılıman, suyun bol olduğu yerlere yığılmış. yani iklim direkt olarak yerleşim yerini belirliyor. nüfus dağılışı dedikleri o zaten.
kışın kar yağınca ulaşım duruyor, insanlar evde kalıyor. bu kısa vadeli etki. uzun vadelisi ise, çok kar yağdığı ya da don olduğu yerde fabrika kurmak, yol yapmak, tarım yapmak zor. e zor olunca da orda insan az olur, iş imkanı olmaz. nüfus zaten kendiliğinden azalır. o yüzden hep güney bölgeler ve kıyılar daha kalabalık.
abi bak şimdi bu konu coğrafyada falan çok çıkıyor zaten de, mantığı basit aslında. iklim, insanların nerede yaşayıp yaşayamayacağını veya daha rahat yaşayacağını belirleyen en büyük etken. bir kere aşırı sıcak ya da aşırı soğuk yerlerde kimse yaşamak istemez. yani çöllerde, kutuplarda, yüksek dağların buzlu tepelerinde nüfus ya sıfırdır ya da çok azdır. bu zaten direkt etki.
örneğin, sibirya’nın kuzeyini düşün, hava eksi bilmem kaç derece, tarım yapamıyorsun, ulaşım zor. orada nüfus çok seyrek. ya da sahara çölü, su yok, kavurucu sıcak, yine nüfus az. buna karşılık, ılıman iklim kuşağındaki yerlere bak, özellikle orta kuşak dediğimiz yerler. avrupa’nın çoğu, amerika’nın belli kısımları, çin’in ve hindistan’ın verimli bölgeleri hep ılıman iklimde. buralarda su var, toprak verimli, kışlar çok sert değil, yazlar yakıcı değil. sonuç: nüfus patlaması var.
iklimin değişmesi de bambaşka bir durum. bu küresel ısınma dedikleri şey yüzünden. mesela kıyı şehirleri var ya, deniz seviyesi yükseldiği için ileride buralardan göç etmek zorunda kalacak insanlar olacak. bu da nüfusu etkileyecek tabii. bir yerden diğerine yığılma olacak. ayrıca kuraklık artınca tarım alanları azalıyor, insanlar aç kalma riskiyle karşı karşıya kalıyor, bu da mecburen göç ettiriyor onları. afrika’da falan bu çok büyük sorun zaten. iklim mültecisi diye bi kavram bile çıktı.
İyi iklim (ılıman, sulak) nüfusu artırır/yoğunlaştırır. kötü iklim (aşırı sıcak, aşırı soğuk, kurak, sel riski) nüfusu azaltır/seyrekleştirir ya da göçe zorlar. bu da yerleşmenin dağılışını ve yoğunluğunu doğrudan etkiliyor. en basit örnek: türkiye’de de karadeniz kıyıları ya da ege kıyıları iç anadolu’nun yüksek ve kurak yerlerine göre çok daha kalabalık. iklim işte…
iklim tarımı ve sanayiyi etkiliyor. tarım ve sanayi de iş imkanlarını etkiliyor. iş imkanı varsa oraya göç olur, nüfus artar. mesela karadeniz’de hep yağmur var, tarım iyi, o yüzden kıyıları kalabalık. iç anadolu’nun kurak yerlerinde tarım zor, nüfus daha seyrek. zincirleme reaksiyon gibi düşünmek lazım.
hocam iklimin etkisi sadece direkt değil, dolaylı etkileri de var. mesela iklim tarımı etkiliyor ya. tarım da gıda güvenliğini. gıda güvenliği olmazsa o bölgede açlık, hastalık artar. bu da ölüm oranını yükseltir. dolayısıyla nüfus artış hızı yavaşlar veya nüfus azalır. yani sadece göçle değil, doğum ve ölüm oranlarıyla da oynuyor iklim. küresel ısınma yüzünden de bu etkiler artıyor.
kanka bence en net örnek sel ve fırtınaların olduğu yerler. son zamanlarda hep görüyoruz, sürekli felaket olan yerden millet taşınıyor. ya da tam tersi, eskiden sulak olan yer kuraklaşınca millet mecburen göç ediyor. bu göçler nüfusun hem sayısını hem de yerini değiştiriyor. yani nüfus hareketlerini çok fena tetikliyor iklim.
benim aklıma direkt mısır ve nil nehri geliyor. çevresi çöl, kupkuru ama nil’in etrafı çok kalabalık. çünkü nil nehri o çöle hayat veriyor, dolayısıyla iklimin olumsuz etkisini (kuraklığı) suyla bertaraf ediyorlar. ama gene de genel kural, iklimin elverişli olduğu yerler her zaman daha yoğun nüfuslu oluyor. çok sıcak ya da çok soğuk yerler hep seyrek. bu temel kural.
kutuplar niye bomboş? hava çok soğuk. çöller niye bomboş? su yok. kimse yaşamak istemez öyle yerde. insanlar hep hayatın kolay olduğu, ılıman, suyun bol olduğu yerlere yığılmış. yani iklim direkt olarak yerleşim yerini belirliyor. nüfus dağılışı dedikleri o zaten.
kışın kar yağınca ulaşım duruyor, insanlar evde kalıyor. bu kısa vadeli etki. uzun vadelisi ise, çok kar yağdığı ya da don olduğu yerde fabrika kurmak, yol yapmak, tarım yapmak zor. e zor olunca da orda insan az olur, iş imkanı olmaz. nüfus zaten kendiliğinden azalır. o yüzden hep güney bölgeler ve kıyılar daha kalabalık.